ORÜS Özelleştirme

  • Ülkemizde yapılan özelleştirme, istihdamın artması, üretimin artması, Sermayenin tabana yayılması slagonları ile yapılan özelleştirmeler hiç birisi amacına ulaşmamıştır.
  • Örgütlü olduğumuz işkolunda kamuya ait (Orman Ürünleri Sanayi Kurumu) 23 işyeri 1995 ile 2001 tarihleri arasında satılmıştır.
  • Ayrıca kamuya ait Seka Kurumu bünyesinde bulunan bir işyerimizde 05.05.2000 tarihinde satılmıştır.  
  • Yapılan bu satışların sonucunda sendikamız 3641 üye kaybetmiştir.
  • Satılan bu işyerinin satış aşamasında satın alan kurumla yapılan anlaşmaya göre işyerleri 3 yıl çalıştırma ve yıllık kapasitelerinin 1/10’u oranında üretim yapma zorunluluğu getirilmiş, fakat alıcılar buna uymamış, haklarında da herhangi bir yasal takibat yapılmamıştır. 
  • Yapılan 24 işyeri özelleştirmesinden sonra sadece bir işyeri faaliyetini sürdürmektedir.
  • Diğerlerinin çoğunluğu hurda olarak sökülüp satılmış geriye kalanı atıl bir vaziyette  terk edilmiş durumdadır.
  • Bu özelleştirilen işyerleri genellikle Orman Bölgelerinde 10-12 bin nüfuslu kasabalarda ve küçük vilayette olduklarından, yapılan özeleştirme ile buralarda yaşayan nüfusun yarısı göç etmiştir.
  • Yapılan özelleştirmeler sosyal yaşam açısından adeta bir yıkım olmuştur.
  • Taşeronlaştırma;  yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanununda ALT İŞVEREN olarak isimlendirilmektedir
  • Bu kanunun metni ( Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.) ( İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilmez.) denilmesine rağmen uygulamaya bakıldığında gerçek durumun böyle olmadığı görülmüştür.
  • Taşeron olan işyerlerinde iş ve sosyal güvenlik hukukunun evrensel değerleri ve eşitlik ilkesi hiçe sayılmıştır.
  • İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun yükümlülüklerinden kaçınmak, sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme düzeninin dışına çıkmanın bir aracı olan taşeron işçiliği bir sömürüye dönüşmüştür.
  • İşveren işyerindeki üretimi kendi işçileri yanında alt işveren (Taşeron) işçileri ile birlikte sürdürmektedir
  • Bu farklı statü; iki farklı hukuk düzenini getirmiştir. Aynı işletmede toplu iş sözleşmesi olan ve olmayan çalışanların bulunması, ekonomik ve sosyal haklarda da eşitsizlikleri getirmiştir.
  • İşverenler belirsiz süreli işçi çalıştırmaktan kaçınmak için taşeron işçisi çalıştırarak bir çok yükümlülükten kurtulmaktadır.
  • Taşeron işçilerinin düşük ücretle çalıştırılmaları yanında kıdem tazminatı ve iş güvencesi haklarını kullanmaları engellenmektedir.
  • Bu hukuksuzlukların önlenmesi için Çalışma Bakanlığına yaptığımız  talep doğrultusunda, Bakanlık Müfettişlerince yapılan inceleme sonucuna göre davalar açılmaktadır.
  • Konu il ilgili yargıya intikal eden davalara bakılığında taşeron kapsamında çalıştırılanların muvazaalı olduğu ve bu işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi olduğu yönünde kararlarda bulunmaktadır. 
  • Buna rağmen kamu kurumlarında dahi binlerce işçi Taşeron işçisi olarak çalıştırılmaktadır.